Capturing The Friedmans (2003)
Andrew Jarecki’nin hem yapımcısı olduğu, hem de ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu Capturing the Friedmans ( Canım Babacığım ), Amerikan tarihindeki en karmaşık davalardan birini konu edinen, tamamen gerçeklere dayanan bir belgesel. 2004’te En İyi Belgesel Oscarı’na aday olan filmin, 2003 Sundance Film Festivali Jüri Büyük Ödülü başta olmak üzere birçok ödülü var. NTV tarafından kesintisiz olarak gösterilen yapımda, zengin bir Long Island kasabası olan Great Neck’te yaşayan sıradan sayılabilecek, iyi eğitimli, kültürlü Friedman ailesinin 1987 yılında birbiri ardına gelişen olaylar neticesinde şok edici, yüz kızartıcı suçlarla karşı karşıya kalmaları ve bunun aile üzerindeki yıkıcı etkileri çarpıcı olarak anlatılıyor. Ödüllü bir öğretmen olan Arnold Friedman ve karısı Elaine, üç oğulları ile bir Şükran Günü'nde evlerinde biraraya geldiklerinde, ani bir polis baskını sonucu geri dönülemez bir yola girerler. Olayların sebebini ve gelişimini anlatmadan önce belgeseldeki en önemli noktayı vurgulamak istiyorum; Friedman ailesinin bütün olaylar boyunca kendi kameraları ile yaptıkları sayısız çekimin belgeselde de aynen kullanılmış. Bu çekimlerin etkisinin konu anlaşıldıkça daha ciddi boyutlara ulaştığını, gerçek olduğunun bilinciyle izleyiciyi yaşananların tam ortasında kaldığını da peşinen söylemem gerekiyor. Konu anlaşıldıkça dememin sebebi de belgeselin çok başarılı bir kurgu içinde olayları ve kişilerin gerçeklerini adım adım açıklaması. Bu yaklaşımı ile dahi sizi içine almaması imkansız. Yaşananlara dönersek, polis baskına Arnold Hollanda'dan çocuk pornosu içeren dergiler sipariş ettiği için gelmiştir ve evde tahminlerinden fazla kanıt bulurlar. Her ne kadar yüz kızartıcı bir suç da olsa, seyircinin sadece kızarak geçiştirebileceği bu gelişmenin ardından olayların bununla kalmayacağı, bunun sadece bir başlangıç olduğu ortaya çıkar. Arnold sevilen ve sayılan bir insan olarak, mahalledeki çocuklara 18 yaşındaki oğlu Jesse ile birlikte piyano dersleri vermektedir. Bu konuyu araştıran polis derse gelen çocukların ifadelerine başvurarak Arnold ve oğlu Jesse'yi tutuklar, itham edildikleri suç cinsel taciz hatta tecavüzdür..
Belgeselin bu karmaşık davayı sorgularken aslında Amerikan yargı sistemine de ciddi bir eleştiri geldiğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Sonuçta çelişkili ifadeler tek kanıt olduğu için, Friedmanların en azından suçlu olma ihtimali kadar suçsuz da olabileceği gayet açık olarak ortaya konuyor. Belgeselin en önemli noktası üzerinde biraz daha durmakta fayda var. Friedman ailesi dışarıdan bakınca her ne kadar kamera ile kendi çekimlerini yapmayı seven sıradan bir aile gibi görünse de böylesine yaşanan olaylar sırasında bile bunu düşünmeleri, en acı anlarını yalnız kaldıklarında dahi çekmeleri, aile fertlerinde bir sıkıntı olduğunun açık bir kanıtı belki de. Üstelik böylesine sıkıntılı anlarda, birçok kereler dans ederek şarkılar söylerek kamera karşısına geçmelerini hayretler içinde izlememek mümkün değil. Mahkeme sabahı olası yüzlerce yıllık bir ceza kararından hemen önce müzikler eşliğinde oynayan bir sanık ve aile fertlerinin sanırım normal bir ruh haline sahip olduğunu söyleyemeyiz. Bu açıdan, her ne kadar mevzu bahis suçlamalar konusunda çelişkiler olsa ve kesin bir hükme varmamız mümkün görünmese de, Friedman ailesinin sıradan bir aile olmadığı aşikar. Baba Arnold'un çocukluğundan gelen psikolojik ve cinsel sorunların etkisini derinden hissetmiş, problemli bireylere sahip bir aile oldukları sonucuna varmamız yanlış görünmüyor. Belki bu yapımı izledikten sonra çevremizde kimin normal, kimin sıradan olduğunu tekrar sorgulamamız da gerekiyor..
Linkler:
Resmi Site / IMDb / Beyazperde