P.O.T.C. 3 olarak da isimlendirilen Pirates Of The Caribbean: At World's End (Karayip Korsanları: Dünyanın Sonu) serinin tüm filmlerinde olduğu gibi Gore Verbinski'nin yönettiği eşsiz Jack Sparrow karakterine hayat veren Johnny Depp ile birlikte Geoffrey Rush, Orlando Bloom ve Keira Knightley'in başrollerde yer aldıkları bir yapım. Serinin bütününde olduğu gibi korsanlar yine askiyon ve komedinin doruklarında bir macera yaşıyorlar.
Filmin iki önemli artısı da uzakdoğulu korsan lordu Captain Sao Feng rolü ile Chow Yun-Fat ve Jack'in babası Kaptain Teague rolüyle The Rolling Stones'un gitaristi Keith Richards. Tahminler Jack'in babasının daha ön planda olacağı yönünde olsa da kendisinin bu kısa role oldukça yakıştığını belirtmem gerekiyor.
Filmin konusuna kısaca bakarsak, korsan kahramanlarımız Kaptan Jack Sparrow'u ve Siyah İnci'sini Kraken'in yolladığı ölüler diyarından geri getirirler, bu arada Lord Beckett Davy Jones'un kalbinin kontrolü kendisinde olduğu için Davy Jones ve Uçan Hollandalı'sı ile denizlerden bütün korsanları temizlemek için karanlık bir işbirliğine gitmişlerdir. Tek çare dünyanın her tarafından korsan lordlarını toplayarak uzlaşmak ve bir yol bularak korsanların yok edilmesinin önüne geçebilmektir.
Serinin bütünündeki mizah ve macera zaten karakterler arasındaki ilişkilerin çıkarlarına göre anlık değişimlerine dayanıyor. Bu bölümde de bunu yoğun olarak yaşıyoruz, her karakterin birbiri ile olan husumeti, bir an beraber bir başka an farklı davranlamaları sizin de hem kafanız karışarak hem de keyifle olanları izlemenize yol açıyor.
Diğer iki filmden farklı olarak benim en çok hoşuma giden taraf, Kaptan Jack Sparrow'un çeşitli sekanslarda kişilik bölünmelerinin tiyatral bir şekilde betimlenmesi oldu. Özellikle ölüler diyarında gemisi başındaki bölüm gerçekten etkileyici idi. Johhny Depp'in klasikleşen oyunculuğu ile Jack'in bugüne kadar ortaya koyduğu farklı karakteri bütünleyen ve belki de açıklayan önemli bir noktaydı.
Önemli bir konu da filmin bitişi ile hemen salondan ayrılmamanız gerektiği, bitiş yazıları ardından oldukça hoş ve önemli bir sahne giriyor. Açıkcası ilk iki filmde de bu tür sahneler olduğunu okudum, ancak sanırım onları izlememiştim ki şuan pek hatırlayamıyorum. Ama serinin geleceği adına bu sahneyi kaçırmamanızı öneririm ;)
Aslında uzun süre serinin son filmi olduğu söylenen ve büyük çoğunluğu ikinci bölüm ile birlikte çekilen yapım, tüm bilinmezleri çözüme ulaştırarak seriyi mutlu bir sona tamamlasa da devama açık bir şekilde sona erdiğini belirtmek lazım. Açıkcası filmin bitiş yazıları ardından gelen sahneyi izlememiş olsaydım yeni bir ölümsüzlük arayışı ile bir macera geliyor diyebilirdim, ama son sahne ardından yeni nesil korsanlar ile bambaşka konulara açılım sağlanabileceği de açıkca ortada :) Daha fazla açıklama yapmadan bekleyelim görelim demek en doğrusu sanırım.
Tüm artılara rağmen filmin en önemli eksisinin çok uzun süresi olduğu söylenebilir. İlk bölümü 143 dk., ikinci bölümü 150dk olan serinin bu son filmi tam 168dk. Bu kadar uzun olması izleyicinin biraz filmden kopmasına ve savaş sahnelerinin gereksiz yere uzatıldığının düşünülmesine yol açıyor doğrusu.
Sonuç olarak herşeyi ile sadece korsan filmlerinin değil, belki de macera-komedi-aksiyon filmlerinin en iyisi olan bir serinin son halkası var karşımızda. Kaptan Jack Sparrow ve arkadaşlarını mutlaka izleyin diyorum.
Linkler: